TFF Onursal Başkanı, FIFA ve UEFA Onursal Üyesi Şenes Erzik’in, biyografi kitabı “Olmaz Olmaz Demeyin, Olmaz Olmaz”ı storytel’de dinledim. On iki saati aşan biyografiyi Cüneyt Kıran gayet iyi seslendirmiş. Yeri geldiğinde yürüyüşte, yeri geldiğinde çalışırken bana eşlik eden biyografisinde Erzik'in sadece yaşamı değil futbol dünyasıyla ilgili de önemli anekdotlarını öğrenmiş oldum.
Şenes Erzik, biyografisinde pes etmeden hayatımız boyunca akılcı olmak gerektiğinin mesajını vermiş. Bir başka deyişle, okuyucusuna "yapamayacağınız işe kalkışmayın, iyi ölçüp biçin" demiş.
14 yaşında ağabeyi Necati Erzik'in teşviki ve desteğiyle lise eğitimi için Robert Kolej sınavlarına girmesi bence kendisi için ilk dönüm noktası olmuş. İyi bir okulda aldığı evrensel eğitim, kurduğu güçlü bağlantılar belli ki onun için iyi bir yatırım olmuş.
İlerleyen yıllarda büyük çabalarla hem futbol oynayıp hem de yüksek lisans
dahil Robert Kolej'deki eğitimini başarıyla tamamlamamış. Önüne çıkan zorluklar
ne olursa olsun üstesinden gelerek ülkemizde örneği olmayan bir başarıya imza
atmış. Gençlik dönemine baktığımızda ağabeyinin onu Robert Kolej'e göndermesi kadar
onun doğru tercihleri yapması da önemli olmuş. Öyle ki, o yaşlarda hem yüzme
hem de futbolla ilgileniyormuş, o doğru olanı seçip ilerlemiş. Daha sonra
kitapla ilgili verdiği bir röportajda bunu şöyle özetlemiş: “Birinci etap:
Önüne bir fırsat gelmiştir. Ama ikinci etabı da var: Sen onu kullanmayı
başarmalısın.”
Şenes Erzik, futbolun bir takım oyunu
olduğunu ve kendisinin de takım oyununa hem işinde hem de özel hayatında aşık
olduğunu anlatmış. Zamanında annesinin gözü gibi baktığı ortancaların futbol
oynarken kırılmasına sebep olduğundan bahsederken gerektiğinde özel hayatında
da ortancaların kırıldığını ama insanın tek başına kalamayacağını, yalnızlığı
hiç sevmediğini ve bu yüzden de bir takım oyunu olan futbolu seçtiğini
belirtmiş. Mesela bu yüzden çok başarılı olduğu yüzmeye bile tek başına
yapıldığı için devam etmediğini anlatırken önemli olan birlikte olmak, acısını
ve tatlısını paylaşabilmek diye ifade etmiş.
Türkiye'ye ve futbola adanmış hayatının
detaylarını gençlere örnek olmak amacıyla kaleme alan Şenes Erzik,
"övünmek" için değil "bilinmek" için yazdığını vurguluyor.
Kitabı dinlerken benim hissettiklerime gelecek
olursak, öncelikle Şenes Bey içinde bulunduğu ortama sosyal tarafının güçlü
olması sayesinde çok kolay adapte olmuş. Zaten bu sayede de pek çok iş değiştirirken
de hep başarılı olmayı becermiş. Sınai Yatırım ve Kredi Bankası, Roche, Sandoz Türkiye, Pimaş, ENKA gibi
ülkenin önde gelen kurumlarında profesyonel yöneticilik yapmış. Birleşmiş
Milletlerin FAO / UNICEF Projelerinin liderliği ile Kore Cumhuriyeti Sandoz
Murahhas Üyeliği görevlerinde bulunmuş. Deneyimlemekten hiç çekinmediği, doğru
kararı verdiğini düşündüğü konuda hep deneyime açık olduğu için de farklı tecrübeler
kazanıp kendini geliştirmiş. İşte bu da ona diğer Türk insanlarının elde
edemediği fırsatları getirmiş. O da bunları iyi değerlendirince sonucu
biliyorsunuz.
Spor yöneticiliği kariyerinde TFF Başkanlığı, UEFA
Asbaşkanlığı ve FIFA İcra Komitesi üyeliği yapan Erzik bugünkü genç
nesile ve gelecek kuşaklara hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığını kendi
hayatı ile göstermiş. Bizlerin payına da ilham alıp çalışmak düşmüş.